hurt, cause pain; grieve, sadden

listen to the pronunciation of hurt, cause pain; grieve, sadden
Englisch - Türkisch

Definition von hurt, cause pain; grieve, sadden im Englisch Türkisch wörterbuch

pain
{i} sancı

Onu izlemek sancılıydı. - That was painful to watch.

Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu. - If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!

pain
ıstırap
pain
{i} acı

Bu acıya dayanamıyorum. - I can't stand this pain.

Bu acıya dayanamıyorum. - I cannot bear this pain.

pain
ağrı

Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı. - Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.

Sırtımda kötü bir ağrım var. - I have a bad pain in my back.

pain
{i} ceza

Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu. - Cézanne knew how to paint nature in a new way.

pain
veca
pain
batar
pain
{i} emek

Emeksiz kazanç olmaz. - No gains without pains.

pain
i ağrı
pain
kalbini kırmak
pain
kırmak
pain
sel
pain
incitmek
pain
karamsar
pain
{i} dert, keder
pain
sıkıntı/acı
Englisch - Englisch
{f} pain
hurt, cause pain; grieve, sadden
Favoriten