Ulusal bayramlarda bayrakları havaya kaldırmalıyız.
- We put up the flags on national holidays.
Japonya'da ilkbahar ve sonbahar ekinoksları ulusal bayramdır ama yaz ve kış gündönümleri değildir.
- In Japan, the vernal and autumnal equinoxes are national holidays, but the summer and winter solstices are not.
Paskalya İsa Mesih'in dirilişini kutlayan önemli bir Hıristiyan bayramıdır.
- Easter is an important Christian holiday celebrating the resurrection of Jesus Christ.
Hamursuz bayramı Mısır'da Tanrı tarafından Yahudilerin kölelikten kurtuluşu anısına kutlanan bir Yahudi bayramıdır.
- Passover is a Jewish holiday that commemorates the liberation of the Jews by God from slavery in Egypt.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.
- He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
- She talked her husband into having a holiday in France.
Ne yazık, bu sene tatile çıkamayacaksınız!
- It's too bad that you won't be able to take a holiday this year!
Ebeveynleriyle tatile çıkmayı reddetti.
- He refused to go on holiday with his parents.
Biz iki haftalık bir tatil yapacağız.
- We'll take a two-week holiday.
Biz harika bir tatil yaptık.
- We had a wonderful holiday.
Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.
- Circumstances do not permit me such a holiday.
Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.
- I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
Where will you be spending the holidays?.
I want to take a French course this summer holiday.
... web sites if you've been browsing at holidays for ...
... 304 up you know three or four thousand on holidays ...