Definition von hoşnutsuz im Türkisch Englisch wörterbuch
- averse
- displeased
Tom knew that I was displeased.
-Tom hoşnutsuz olduğumu biliyordu.
Tom wrinkled his brow like he was displeased.
-Tom hoşnutsuzmuş gibi kaşını çattı.
- discontented
Tom is discontented, isn't he?
-Tom hoşnutsuz, değil mi?
She has a boyfriend she's been going out with since high school, but she feels their relationship is in a rut, so she's become discontented.
-Onun liseden beri çıktığı bir erkek arkadaşı var ama o onların ilişkilerinin tekdüze olduğunu hissediyor, bu yüzden o hoşnutsuz oldu.
- repining
- malcontent
- displeased, dissatisfied, discontented
- ill pleased
- dissatisfied, discontented, displeased
- frowning
- dissatisfied
I don't want you to think I'm dissatisfied.
-Hoşnutsuz olduğumu düşünmeni istemiyorum.
You're always dissatisfied.
-Sen her zaman hoşnutsuzsun.
- disgruntled
Tom was a little disgruntled.
-Tom biraz hoşnutsuzdu.
Tom looks disgruntled.
-Tom hoşnutsuz görünüyor.
- ungratified
- disaffected
- grumbling
- discontent
Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes.
-Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.
Tom seems discontented.
-Tom hoşnutsuz görünüyor.
- inappreciative
- infelicitous
- hoşnutsuz eden
- dissatisfactory
Relevante Übersetzungen
Definition von hoşnutsuz im Türkisch Türkisch wörterbuch
- Hoşnut olmayan