The earth can satisfy our needs but not our greed.
- Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.
Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
- Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
I have always been very passionate about politics.
- Politika konusunda daima çok hırslı oldum.
She is very intelligent and passionate.
- O çok zeki ve hırslı.
Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
Mary wanted to marry a man with ambition.
- Mary hırslı bir adamla evlenmek istiyordu.
Tom is an avid fisherman.
- Tom hırslı bir balıkçı.
She is an avid reader.
- O hırslı bir okuyucu.