Tom has nothing else to do.
- Tomun yapacak başka hiç bir şeyi yok.
You have nothing to be ashamed of.
- Utanacak hiç bir şeyin yok.
We don't control anything.
- Hiç bir şeyi kontrol edemeyiz.
I can never predict anything.
- Hiç bir şeyi asla önceden tahmin edemem.
I listened, but I didn't hear anything.
- Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
She knows nothing about your family.
- Aileniz hakkında hiçbir şey bilmiyor.
For three weeks, he ate nothing at all.
- Üç haftadır, o hiçbir şey yemedi.
Tom could feel nothing at all.
- Tom hiçbir şey hissedemiyordu.