I always get up at six.
- Her zaman altıda kalkarım.
Mother always gets up early in the morning.
- Anne her zaman sabahları erken kalkar.
Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking.
- Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.
For all his genius, he is as unknown as ever.
- Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.
Please come and see me any time.
- Lütfen her zaman beni görmeye gelebilirsin.
Any time will suit me.
- Her zaman bana uygun olacaktır.
Tom always blames Mary for everything.
- Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.
Tom always blames me for everything.
- Tom her zaman beni her şey için suçluyor.
Bill is honest all the time.
- Bill her zaman dürüsttür.
He stayed there all the time.
- O her zaman orada kaldı.
Japan has produced more cars than ever this year.
- Japonya bu yıl her zamankinden daha çok araba üretti.
There's always next year.
- Her zaman gelecek yıl vardır.
He kept smoking all the while.
- O her zaman sigara içmeye devam etti.
She did nothing but cry all the while.
- O her zaman ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
A good book is the best friend, now and forever.
- İyi bir kitap, şimdi ve her zaman en iyi arkadaştır.
I am forever in trouble.
- Benim her zaman başım belada.
An accident may happen at any time.
- Bir kaza her zaman olabilir.
An earthquake can happen at any time.
- Bir deprem her zaman olabilir.
He drinks his coffee black every time.
- O, her zaman kahvesini sade içer.
Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking.
- Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.
It was you all along, wasn't it?
- O her zaman sendin, değil mi?
If there's anything at all that you don't understand, you can ask me anytime.
- Anlamadığın herhangi bir şey olursa, bana her zaman sorabilirsin.
You can always come back here anytime you want.
- İstediğin zaman buraya her zaman geri gelebilirsin.
Mary keeps her laptop with her at all times.
- Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.
Pay attention to your surroundings at all times.
- Her zaman çevrenize dikkat edin.