demotic script is a simplified, cursive form of hieroglyphs used in ancient egypt.
demotic Greek.
Note the intrusion into British demotic (“me and Cheryl were having”) of the valley-girl quotative be, like.
We all felt embarrassed to sing a song in public.
- Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.
Tom never sings in public.
- Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
I used to like folk music.
- Halk müziğinden hoşlanırdım.
Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
- Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Tom went to community college.
- Tom halk eğitim merkezine gitti.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
He won by a small number of popular votes.
- Az sayıda halk oyu kazandı.
Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote.
- Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.
That island's population lives on fishing.
- O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.
The population was crushed by the taxes.
- Halk, vergiler tarafından ezildi.
The government of this country oppresses its people.
- Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
The people of this country have become disillusioned with the political establishment.
- Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Many peoples live in Asia.
- Birçok halklar Asya'da yaşar.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
I've already sung three folks songs tonight.
- Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.
Folks are pulling together.
- Halk birlik içinde çalışır.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
The people voted in November.
- Halk Kasım ayında oy verdi.
The president of the republic is chosen by the people.
- Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
They went to the community pool.
- Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.