halb…

listen to the pronunciation of halb…
Deutsch - Türkisch

Definition von halb… im Deutsch Türkisch wörterbuch

halb
yarım

Yarım düzine yumurta aldım. - Ich habe ein halbes Dutzend Eier gekauft.

Romanesk tarzı yarımküre şeklindeki tonozlar, sütunlar, kemerli pencereler,geniş düz yüzeyler,kalın,savunmaya uygun duvarlar ve masif bloklu şekillerle karakterize edilir. - Den romanischen Baustil kennzeichnen halbkugelförmige Gewölbe, Stützpfeiler, Rundbogenfenster, große ebene Flächen, dicke, zu Verteidungszwecken geeignete Mauern und massive blockartige Formen.

halb
halp yarım
halb
(Gramer) (- halb) yarısı - yarısı
halb
{halp} yarım
halb eins
(saat) yarım, on iki buçuk
halb nackt
yarı çıplak
halb und halb
yarı yarıya
halb öffnen
aralamak
Türkisch - Türkisch

Definition von halb… im Türkisch Türkisch wörterbuch

HALB
(Osmanlı Dönemi) Süt sağmak
Englisch - Türkisch

Definition von halb… im Englisch Türkisch wörterbuch

half
ara

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım. - Let's meet halfway between your house and mine.

demi
(önek) yarım
half
(pul/içecek/bilet/vb.) yarım
half
buçuk

Saat altı buçukta döneceğim. - I'll return at half past six.

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

half
yarı

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. - He began his meal by drinking half a glass of ale.

İşini yarıda bırakma. - Don't leave your work half done.

half
{i} yarım

Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor. - The dictionary contains about half a million words.

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. - He began his meal by drinking half a glass of ale.

demi
önek yarım, yarı
demi
yarım
half
yarımhalf brother üvey erkek karde
half
yarı yarıya

Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü. - The price of this book has been reduced by half.

Tom, armudu yarı yarıya böldü. - Tom cut the pear in half.

half
kısmen

Tom sadece kısmen şaka yapıyordu. - Tom was only half joking.

half
{i} yarım, yarı: Two halves make a whole. İki yarım bir bütün eder. half an apple yarım elma. Half the students have come
half
yarım buçuk yarı
half
{i} devre

Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir. - This car can deactivate half of its engine's cylinders.

half
{ç} halves (hävz)