Mr. White has gone to Canada.
- Bay White Kanada'ya gitti.
Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
He's just gone on leave.
- O az önce izinli gitti.
Tom has gone on dates with both Mary and Alice.
- Tom hem Mary hem de Alice'le buluşmaya gitti.
When we went to karaoke, Tom went on singing all night.
- Karaoke'ye gittiğimizde, Tom bütün gece şarkı söylemeye devam etti.
The weather was getting worse and worse as the day went on.
- Gün geçerken, hava gittikçe kötüleşiyordu.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
She may have gone out to do some shopping.
- O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
When I went to Tokyo, I met him.
- Ben Tokyo'ya gittiğim zaman ona rastladım.
Who's your favorite heavy metal guitarist?
- Favori heavy metal gitaristin kim?
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
Lastly, she went to America.
- Son olarak o Amerika'ya gitti.
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
They went in search of happiness.
- Onlar mutluluğu aramaya gittiler.
Tom and Mary cut classes and went to the zoo.
- Tom ve Mary okullarını astılar ve hayvanat bahçesine gittiler.
I wish to go to Hawaii.
- Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.
I want to go to America someday.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.