gesellschafter

listen to the pronunciation of gesellschafter
Deutsch - Türkisch
[der] arkadaş; ortak
Englisch - Türkisch

Definition von gesellschafter im Englisch Türkisch wörterbuch

partner
{i} ortak

Sadece Tom'la ortak oldum. - I just made Tom partner.

Biz rakibiz, ortak değil. - We're competitors, not partners.

partner
{i}

Güvercinler ömür boyu aynı eşle kalırlar. - Pigeons stay with the same partner for life.

Eşinizle nasıl tanıştınız? - How did you meet your partner?

partner
partnershiportaklık
partner
paydaş
partner
(Ticaret) iş ortağı

Tom, Mary'nin iş ortağıdır. - Tom is Mary's business partner.

Tom Mary'nin iş ortağı oldu. - Tom became Mary's business partner.

partner
(Ticaret) hissedar
partner
karı ya da koca
partner
kavalye
partner
oyun arkadaşı
associates
iş ortakları
members
üyeler

Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır. - The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.

Biz beyzbol takımı üyelerini karşılamak için bayrakları salladık. - We waved flags to welcome members of our baseball team.

partner
(Tıp) Karı veya koca
partner
{f} ortağı gibi davranmak
partner
{i} hayat arkadaşı

Mary'nin hayat arkadaşı az konuşan bir adamdır. - Mary's life partner is a man of few words.

Tom'un bir hayat arkadaşı yok. - Tom doesn't have a partner.

partner
(isim) işbirlikçi, ortak, partner, eş, hayat arkadaşı, kavalye
partner
ortak etmek veya olmak
partner
(Tıp) Herhangi bir şey (dans, oyun, yürüyüş v.s.)'de kişiye eşlik eden kimse, eş
partner
{i} dans arkadaşı, kavalye/dam