Sakin bir ülkede yaşamak istiyorum.
 - I would like to live in the quiet country.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
 - All of us want to live as long as possible.
Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak.
 - The soccer game will be transmitted live at five p.m.
Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.
 - A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.
Dan radyoda canlı çaldı.
 - Dan played live on the radio.
Kazada çok sayıda canlı kayboldu.
 - Many lives were lost in the accident.
Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı.
 - My grandfather is 90 years old and very lively.