fısıldama

listen to the pronunciation of fısıldama
Türkisch - Englisch
muttering
whispering
fısıldamak
whisper

It's rude to whisper in front of others. - Başkalarının önünde fısıldamak nezaketsizliktir.

fısıldamak
mutter
fısılda
{f} whisper

He whispered to me that he was hungry. - O, bana aç olduğunu fısıldadı.

When he whispered something into her ear, she moved just as he said, as if she had been hypnotized. - O onun kulağına bir şey fısıldadığında, o sanki hipnotize olmuş gibi, tam onun söylediği gibi hareket etti.

fısıldamak
breathe
fısıldamak
to whisper (something) to (someone)
fısıldamak
buzz
fısıldamak
to whisper, to breathe
Türkisch - Türkisch
Fısıldamak işi
Fısıldamak
fıslamak
Fısıldamak
(Osmanlı Dönemi) MUHACEZE
fısıldamak
Başkalarının duyamayacağı kadar alçak sesle konuşmak, fıslamak
fısıldamak
Başkalarının duyamayacağı kadar alçak sesle konuşmak, fıslamak: "Savcı, kumandanın kulağına birkaç kelime fısıldadı."- A. Gündüz
fısıldama
Favoriten