elbet

listen to the pronunciation of elbet
Türkisch - Englisch
sure

If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries. - Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

We don't know that for sure. - Onu elbette bilmiyoruz.

certainly

I will certainly need a car. - Elbette bir arabaya ihtiyacım olacak.

Certainly, my knowledge of French is limited. - Elbette, Fransızca bilgim sınırlıdır.

certainly, decidedly, surely
surely

If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries. - Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

Surely you don't really believe that, do you? - Elbette ona inanmıyorsun, değil mi?

of course

She can speak English, of course. - O, İngilizce konuşabilir, elbette.

I am against the war, of course. - Ben, elbette, savaşa karşıyım.

Türkisch - Türkisch
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz
Kuşkusuz
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz: "Elbet bir başkasının yatağı başında gene bir araya geliriz."- R. N. Güntekin
elbette
elbet
Favoriten