elbet

listen to the pronunciation of elbet
Türkisch - Englisch
sure

We don't know that for sure. - Onu elbette bilmiyoruz.

I'll sure be glad to get out of here. - Buradan çıktığıma elbette memnun olacağım.

certainly

Certainly, these things are true. - Elbette, bu şeyler doğrudur.

I will certainly need a car. - Elbette bir arabaya ihtiyacım olacak.

certainly, decidedly, surely
surely

If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries. - Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

Surely you don't believe that. - Elbette ona inanmıyorsun.

of course

I am against the war, of course. - Ben, elbette, savaşa karşıyım.

I will help you, of course. - Sana yardım edeceğim, elbette.

Türkisch - Türkisch
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz
Kuşkusuz
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz: "Elbet bir başkasının yatağı başında gene bir araya geliriz."- R. N. Güntekin
elbette