einreden

listen to the pronunciation of einreden
Deutsch - Türkisch
v. 'aynre: dın inandırmak; kandırmak
{'aynre: dın} inandırmak; kandırmak
Englisch - Türkisch

Definition von einreden im Englisch Türkisch wörterbuch

persuade
{f} razı etmek
persuade
ikna etmek

O, onu ikna etmek için elinden geleni yaptı. - She did her best to persuade him.

Onu seyahati iptal etmeye ikna etmek zor oldu. - It was difficult to persuade him to cancel the trip.

persuade
{f} ikna etmek, razı etmek: I persuaded him to go
persuade
{f} ikna etmek, inandırmak: I persuaded him that he was wrong. Onu yanıldığına inandırdım
persuade
kafalamak
persuade
ikna et

Sanırım onu ikna etmeye çalışmanın bir faydası yok. - I think there is no point in trying to persuade him.

Onu partiye gitmeye ikna ettim. - I persuaded him to go to the party.

persuade
gönlünü yapmak
persuade
ikna edilebilir

Belki Tom yardım etmek için ikna edilebilir. - Maybe Tom could be persuaded to help.

Sanırım Tom yardım için ikna edilebilirdi. - I think Tom could be persuaded to help.

persuade
{f} kandırmak
protests
protestolar

Protestolar devam etmelidir. - Protests must continue.

Bu protestolar CIA tarafından planlanmıştır. - These protests are engineered by the CIA.

persuade
persuadablekandırılabilir
persuade
inandırmak
exceptions
istisnalar

Her kural için istisnalar vardır. - Every rule has its exceptions.

Her kural için istisnalar vardır. - There are exceptions to every rule.

persuade
{f} aklını çelmek
exceptions
özel durumlar

Bazı özel durumlarımız olacak. - We'll have some exceptions.