die ganze zeit

listen to the pronunciation of die ganze zeit
Deutsch - Türkisch
bunca zaman
başından beri
Englisch - Türkisch

Definition von die ganze zeit im Englisch Türkisch wörterbuch

all the time
hep

Tom ve ben hep kavga ederiz. - Tom and I fight all the time.

Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun? - I don't understand. Why do you hang out with her all the time?

all along
başından beri

Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu. - Tom knew about the surprise party all along.

O, onu başından beri biliyordu. - He knew it all along.

all the time
her zaman

Bill her zaman dürüsttür. - Bill is honest all the time.

İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil. - On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.

all along
öteden beri
all along
hemişe
all along
lap evvelden
all along
her zaman

O her zaman sendin, değil mi? - It was you all along, wasn't it?

all along
her vakit
all the time
ıf.sürece: prep.her zaman
all the time
boyuna
all along
öteden beri; hep böyle, her zaman
all along
ta başından

Ta başından beri bu Tom'un planı değil miydi? - Was this Tom's plan all along?

Sanırım Tom ta başından bunu bekliyordu. - I think Tom expected this all along.

all along
boyunca

Bütün duvar boyunca karalamalar vardı. - There were scribbles all along the wall.

Tüm Seine nehri boyunca lambalar vardır. - All along the Seine, there are lamps.

all along
baştan beri

Sami baştan beri katildi. - Sami was the killer all along.

all along
en başından

En başından beri planın buydu, değil mi? - That was your plan all along, wasn't it?

Sana bunu en başından beri söylüyorum. - I've been telling you that all along.

all along
k.dili. baştan, başından beri
all the time
her zaman, daima, hep