Definition von dans etme im Türkisch Englisch wörterbuch
- dancing
Aoi's hobby is dancing.
-Aoi'nin hobisi dans etmektir.
She kept dancing at the disco all night.
-O, bütün gece diskoda dans etmeye devam etti.
- dance
Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
-Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler.
No one did anything but dance.
-Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı.
- dans etmek
- {f} dance
Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
-Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler.
No one did anything but dance.
-Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı.
- dans etmek
- to dance
Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
-Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler.
Tom doesn't have to dance with Mary unless he wants to.
-Tom istemediği sürece Mary ile dans etmek zorunda değildir.
- dans etmek
- perform a dance
- dans et
- do a dance
- dans et
- perform a dance
- dans et
- {f} dance
Would you like to dance with me?
-Benimle dans etmek ister misin?
Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
-Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
- dans etmek
- hoof it
- dans etmek
- shake a leg
- Dans etmek
- to go dancing
- ayaklarını yere vurarak dans etme
- tap dance
- dans etmek
- foot it
- dans etmek
- {f} jig
- dans etmek
- {f} hoof