Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
Devenin belini kıran son saman çöpü.
- The last straw breaks the camel's back.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
- Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
- He began to work for that company last year.
Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir.
- This is the hotel where we stayed last year.
Onu son olarak ne zaman gördün?
- When did you see her last?
Tom son olarak vardı.
- Tom was the last to arrive.
En sonunda hatasını anladı.
- At last, he realized his error.
Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
Yağmur bir hafta sürdü.
- The rain lasted a week.
Yağmur beş gün sürdü.
- The rain lasted five days.
Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.
- When only death remains, the last resort is to beg for food.
Dün gece babam huzurlu bir ölümle öldü.
- My father died a peaceful death last night.
Son kez bir ağaca ne zaman tırmandığımı hatırlamıyorum.
- I don't remember the last time I climbed a tree.
O, son kez yaptığından daha iyi yaptı.
- He has done better than last time.
The party was last Tuesday; that is, not this yesterday, but eight days ago.