See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
Can a two-year-old boy run that fast?
- İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?
Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
Never be this late again.
- Asla tekrar bu kadar geç kalma.
I believe that's it for now.
- Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.
That's it. I'm not lending you any more money.
- Bu kadar. Sana daha fazla ödünç para vermiyorum.
Why do so many people visit Kyoto?
- Niçin bu kadar çok insan Kyoto'yu ziyaret ediyor?
I wish we didn't have so many problems.
- Keşke bu kadar çok sorunumuz olmasa.
I didn't expect such a nice present from you.
- Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
Stop being such dolts.
- Bu kadar aptal olmayı bırak.
I'm not sure I can be all that much help.
- Bu kadar çok yardım edebileceğimden emin değilim.
I know that much myself.
- Kendimi bu kadar tanıyorum.
I can't eat this much food.
- Bu kadar fazla yemek yiyemem.
Have you ever sweated this much?
- Hiç bu kadar çok terledin mi?
Kuniko has never drunk so much before in her life.
- Kuniko hayatında daha önce hiç bu kadar çok içmedi.
I wish you wouldn't smoke so much.
- Keşke bu kadar çok sigara içmesen.