Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
 - Today is our day to shine.
Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
 - Today is our day to shine.
Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
 - Susan shined your father's shoes.
O, ayakkabılarını parlattı.
 - She had her shoes shined.
Ayakkabılarımı cilalamak zorundayım.
 - I have to shine my shoes.
Işık karanlıkta parlar.
 - The light shines in the darkness.
Beyaz ışık prizmada parladığı zaman, ışık tüm renklerine ayrılır.
 - When white light shines through a prism, the light is separated into all its colors.
Lütfen bu ayakkabıları cilala.
 - Please shine those shoes.
Tom ayakkabılarını cilaladı.
 - Tom shined his shoes.