Definition von birgün im Türkisch Englisch wörterbuch
- sometime
I'm going to do that sometime.
- Bunu birgün yapacağım.
Tom should do that sometime.
- Tom bunu birgün yapmalı.
- some fine day
- bir gün
- one day
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
I would like to go to the United States one day.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- bir gün
- some day or other
- bir gün
- some day
- bir gün
- someday
I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
- Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
I'd like to visit your country someday.
- Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
- bir gün
- one fine day
- bir gün
- one day, some day, someday
- bir gün
- sometime
Even the worthy Homer sometimes nods.
- Herkesin işi bir gün ters gidebilir.
I should go there sometime.
- Bir gün oraya gitmeliyim.
- bir gün
- other
To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
- Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.
- Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.
- ileride birgün
- sometime or other
