In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
Maybe this world is another planet's Hell.
- Belki bu dünya başka bir gezegenin cehennemi.
Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
- Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
I studied for perhaps two hours.
- Belki iki saat boyunca ders çalıştım.
I cannot possibly help you.
- Ben belki size yardımcı olamam.
I can't possibly make lunch.
- Belki öğle yemeği yapamam.
I took my umbrella lest it rain.
- Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.
Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
Maybe Tom didn't see us.
- Belki de Tom bizi anlamadı.
She probably didn't have sex with him.
- Belki de onunla seks yapmadı.
You should probably tell Tom you don't want to do that.
- Belki de Tom'a bunu yapmak istemediğini söylemen gerekir.