bearing, taking, conveying, bringing, holding

listen to the pronunciation of bearing, taking, conveying, bringing, holding
Englisch - Türkisch

Definition von bearing, taking, conveying, bringing, holding im Englisch Türkisch wörterbuch

carrying
{i} taşıma

Onu taşımak için yardıma ihtiyacım var. - I need help carrying him.

Onu taşımak için yardıma ihtiyacım var. - I need help carrying her.

carrying
taşımacılık
carrying
taşıyarak

Tom bir demlik kahve taşıyarak mutfaktan döndü. - Tom returned from the kitchen carrying a pot of coffee.

Tom kucak dolusu posta taşıyarak ofise girdi. - Tom entered the office carrying an armload of mail.

carrying
(Ticaret) nakletme
carrying
(Ticaret) nakliyat
carrying
{f} taşı

Tom kolunun altında keman taşıyor. - Tom is carrying a violin under his arm.

Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu. - Tom was carrying an armful of books.

carrying
{i} taşıyan

Tom şemsiye taşıyan tek kişiydi. - Tom is the only one carrying an umbrella.

Askerler posta taşıyan trenleri korurdu. - The troops would protect trains carrying mail.

carrying
nakliye
Englisch - Englisch
{i} carrying