Ona arkadaşça bir cevap yazdı.
- He wrote her a friendly response.
Ona arkadaşça bir cevap yazdı.
- He wrote him a friendly response.
Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.
- Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.
Sınıfımdaki bütün öğrenciler arkadaş canlısı.
- All the students in my class are friendly.
Adanın sakinleri cana yakındır.
- The inhabitants of the island are friendly.
Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
- My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
Biz komşu ülkelerle dostane ilişkileri devam ettirmeliyiz.
- We should keep up friendly relations with neighboring countries.
Komşularınla dostane olmalısın.
- You must be friendly with your neighbors.
Bana dostça bir öğüt verdi.
- He gave me a piece of friendly advice.
Onunla dostça ilişkiler içindedir.
- He is on friendly terms with her.
Tom Mary ile samimidir.
- Tom is friendly with Mary.
Tom samimi bir insan gibi görünüyor.
- Tom seems to be a friendly person.
Onunla dostça ilişkiler içindedir.
- He is on friendly terms with her.
Ken dost canlısı bir kişi olarak görünüyor.
- Ken appears to be a friendly person.
Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu söylüyorlar.
- They claim that all their products are environmentally friendly.
Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu iddia ediyorlar.
- They claim that all their products are friendly to the environment.
Ren geyikleri sıcak hayvanlardır.
- Reindeer are friendly animals.
Tom herkese karşı sıcak.
- Tom is friendly to everyone.
He gave a friendly smile.
The soldier was killed by friendly fire.
... his friendly atmosphere ...
... on the internet right inside your eyepiece. Friendly forces, enemy forces, airplanes, ...