bağır

listen to the pronunciation of bağır
Türkisch - Englisch
{i} bosom
bosom, breast; middle part; internal organs
saddle (of a mountain)
middle part (of an archery bow)
bosom, breast
bowels, internal organs, viscera
(Anatomi) interior organs
chest
internal organs
(Tıp) sternum
middle part
cry out

You don't have to cry out. I can hear you. - Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.

I felt an impulse to cry out loud. - Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.

{f} bawl
cry out for
{f} shout

Someone is shouting for help. - Biri yardım için bağırıyor.

Keep away from the vertical cliff! she shouted. - Dikey kayalıklardan uzak durun! o bağırdı.

vociferate
bawling
holler
splanchnic
petto
bağır bağır
see bar bar
göğüs bağır açık
with one's shirt wide open and slovenly dressed
Türkisch - Türkisch
Ciğer, bağırsak gibi vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa
Göğüs
Göğüs: "Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor."- T. Buğra
Ok yayı ve dağda orta bölüm
ahşa
(Osmanlı Dönemi) HAVSA
bağır yeleği
Eskiden zırh altına giyilen, köseleden yapılmış yelek
bağır
Favoriten