Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
- This is not at all what Tom expected.
Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
Sonuç asla tatmin edici değildi.
- The result was by no means satisfactory.
Bu kesinlikle kolay okunmuyor.
- This is by no means easy reading.
Çeviri kesinlikle kolay değil.
- Translation is by no means easy.
Bana seni aramamı istemediğini mi söylüyorsun? Hayır, hiç değil. Lütfen beni herhangi bir zaman arayın.
- Are you saying you don't want me to call? No, not at all. Please call me anytime.
Sizce burada sigara içmemin sakıncası var mı? Hayır, hiç değil.
- Do you mind my smoking here? No, not at all.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- Her explanation is by no means satisfactory.
Ben hiç yorgun değilim.
- I'm not at all tired.
O hiç centilmen değil.
- He is not at all a gentleman.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- He was by no means happy.