1. "Bunlar ekseriya üvey ana elinden kaçmış sakin çocuklar."- S. F. Abasıyanık.
2. "Üvey anası ona bir kurtarıcı gibi geldi."- T. Buğra.
Oh, it makes such a difference. It looks so much nicer. When you hear a name pronounced can't you always see it in your mind, just as if it was printed out? I can, and A-n-n looks dreadful, but A-n-n-e looks so much more distinguished. --.
Must I remind you that Ann is also my middle name?.
We inherited our Queen Anne chairs from my wife's family.
He looks just like his mother.
- Tıpkı annesine benziyor.
He never fails to write to his mother every week.
- O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
Maternal love is greater than anything else.
- Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.
Maternal love is the greatest thing.
- Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
Mom is older than Dad.
- Annem babamdan daha yaşlı.
My mom doesn't speak English very well.
- Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
I still call my mother Mama.
- Hâlâ anneme ana diyorum.
Mama had a crippled face.
- Anne felçli bir yüze sahipti.
Your mamma's so fat, she'd break London Bridge.
- Senin annen o kadar şişmanki, Londra Köprüsü'nü çökertiyordu.
Mama, is it okay if I go swimming?
- Yüzmeye gidebilir miyim, anne?
Mama had a crippled face.
- Anne felçli bir yüze sahipti.
Maternal love is greater than anything else.
- Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.
Mary is on maternity leave.
- Mary annelik iznindedir.
Mammy, you are an exploiter!
- Anne, sen bir sömürücüsün!
How many eggs did mammy buy?
- Annen kaç tane yumurta aldı?
Mummy, could you give me money to buy sweets?
- Anne, bana şekerleme satın almam için para verebilir misin.
Mummy, where's my hanky?
- Anne, mendilim nerede?
You speak like your mum.
- Annen gibi konuşuyorsun.
When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.
- Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım.
She married without her parents' knowledge.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
She has a great affection for her parents.
- Onun anne ve babasına büyük sevgisi var.
All moms should breastfeed their children.
- Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
All moms should breastfeed their kids.
- Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
God could not be everywhere, therefore he created mothers.
- Tanrı her yerde olamazdı . Bu yüzden anneleri yarattı .
Mothers used to tell their sons that if they masturbated they would go blind.
- Anneler oğullarına mastürbasyon yaparlarsa kör olacaklarını söylerdi.
Mary is Tom's stepmother.
- Mary Tom'un üvey annesidir.
A few years ago, on Mother's Day, I gave my stepmother a locket as a present.
- Birkaç yıl önce, anneler gününde, bir madalyonu üvey anneme hediye olarak verdim.