Halen birlikte mutlu olma şansımızın olduğuna inanmak istiyorum.
 - I want to believe there's still a chance for us to be happy together.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
 - You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
 - Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
Tom'un mutlu olmak için kesinlikle çok şeyi var.
 - Tom certainly has a lot to be happy about.
Tesadüfen arkadaşımın uzakta yürüdüğünü gördüm.
 - It happened that I saw my friend walking in the distance.
Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
 - It so happened that I rode in the same train with him.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
 - That didn't have to happen.