O zaten varmış olmalı.
 - He should have arrived already.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
 - By the time you came back, I'd already left.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
 - I already feel much better.
Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
 - Odd, isn't it? We should have already arrived.
İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti.
 - Arriving at the station, I found the train had already left.
Önceden akşam yemeğini yedin mi?
 - Have you eaten your dinner already?
Önceden kitabı okudun?
 - You've already read the book?
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
 - Shouldn't you be at work already?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
 - His mother was already home from work and had supper prepared.
Tom daha önce karar verdi.
 - Tom has already made up his mind.
Tom'un Mary'nin daha önce evli olduğunu bildiğinden şüpheliyim.
 - I doubt that Tom knew that Mary was already married.
Sanırım önceden bir bilet aldın.
 - I suppose you've already bought a ticket.
Önceden biletinizi aldınız mı?
 - Have you already bought your ticket?
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
 - My son can already count to one hundred.
Kısa eteklerin modası şimdiden bitti.
 - Short skirts have already gone out of fashion.
Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım.
 - How old are you? I'm already 17 years old.
Tom neden onu halen yapmadı?
 - Why hasn't Tom already done that?