A few people clapped after his lecture.
- Onun konferansından sonra birkaç kişi alkışladı.
They did not clap for us.
- Onlar bizi alkışlamadılar.
The player was acclaimed by the fans.
- Oyuncu fanatikleri tarafından alkışlandı.
The audience acclaimed the actors for their performance.
- Seyirci, performansları için oyuncuları alkışladı.
The audience applauded the actress.
- Seyirci aktristi alkışladı.
We applauded his honesty.
- Biz onun dürüstlüğünü alkışladık.
The audience acclaimed the actors for their performance.
- Seyirci, performansları için oyuncuları alkışladı.
They acclaimed him emperor.
- Onu alkışlarla imparator ilan ettiler
Everyone started clapping.
- Herkes alkışlamaya başladı.
The audience stopped clapping.
- Seyirci alkışlamayı bıraktı.
Tom certainly deserves a round of applause.
- Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.
Tom waited for the applause to die down before he announced the next song.
- Tom bir sonraki şarkıyı anos etmeden önce inmek için alkış bekledi.
She cheered for her favorite horse.
- O favori atını alkışladı.
The astronauts were greeted by their enthusiastic cheers and applause.
- Astronotlar kendi coşkulu tezahüratları ve alkışlarlarıyla karşılandı.
Tom stopped clapping.
- Tom alkışlamayı durdurdu.
Everyone started clapping.
- Herkes alkışlamaya başladı.
The crowd gave the winner a big hand.
- Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.
Tom clapped his hands together.
- Tom elleriyle alkışladı.
A few people clapped after his lecture.
- Onun konferansından sonra birkaç kişi alkışladı.
Tom clapped his hands.
- Tom ellerini alkışladı.
They acclaimed him emperor.
- Onu alkışlarla imparator ilan ettiler
The audience acclaimed the actors for their performance.
- Seyirci, performansları için oyuncuları alkışladı.
I could hear everybody cheering.
- Herkesin alkışladığını duyabiliyordum.