I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
- Yaşamımda dizginleri ele almam için bu gereksiz algılardan kurtulmam lazım.
She still lacks an evolved perception for the beauty of language.
- O hâlâ dilin güzelliği için evrimleşmiş algıdan yoksun.
I'm afraid my depth perception is very poor.
- Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
She has a keen business sense.
- Onun keskin bir iş algısı var.
Sharks can sense blood.
- Köpekbalıkları kanı algılayabilir.
We tend to perceive what we expect to perceive.
- Anlamayı umduğumuz şeyi algılama eğlimindeyiz.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
I'm afraid my depth perception is very poor.
- Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
Tom is a very perceptive man.
- Tom algıları çok güçlü bir adamdır.
Gravitational waves are very hard to detect.
- Yerçekimi dalgalarını algılamak çok zordur.
Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.