akut

listen to the pronunciation of akut
Türkisch - Englisch
grave
acute

You have very acute hearing. - Senin çok akut işitmen var.

How did it go? They said it was acute appendicitis. - Nasıl gitti? Onun akut apandisit olduğunu söylediler.

med. acute (illness)
akut arter tıkanıklığı
acute arterial occlusion
akut arter tıkanıklığı
atherosclerosis
akut dolaşım yetmezliği
acute circulatory failure
akut flask paralizi
acute flaccid paralysis
akut solunum sıkıntısı
acute respiratory distress syndrome
akut örnek
(Tıp) acute sample
yarı akut
semi-acute
Türkisch - Türkisch
İlerlemiş, şiddetli, acil (hastalık)

Karşıtı: Kronik.

(Hukuk) Had safhada; ileri düzeyde
şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük
ileri, ilerici
ilerleyen, acil, had hastalık
İveğen
çabuk ilerleyen hastalık
akut
Favoriten