akut

listen to the pronunciation of akut
التركية - الإنجليزية
grave
acute

Tom was diagnosed with acute myeloid leukemia in 2013. - Tom'a 2013 yılında akut miyeloid lösemi tanısı kondu.

You have very acute hearing. - Senin çok akut işitmen var.

med. acute (illness)
akut arter tıkanıklığı
acute arterial occlusion
akut arter tıkanıklığı
atherosclerosis
akut dolaşım yetmezliği
acute circulatory failure
akut flask paralizi
acute flaccid paralysis
akut solunum sıkıntısı
acute respiratory distress syndrome
akut örnek
(Tıp) acute sample
yarı akut
semi-acute
التركية - التركية
İlerlemiş, şiddetli, acil (hastalık)

Karşıtı: Kronik.

(Hukuk) Had safhada; ileri düzeyde
şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük
ileri, ilerici
ilerleyen, acil, had hastalık
İveğen
çabuk ilerleyen hastalık
akut
المفضلات