admit, confess

listen to the pronunciation of admit, confess
Englisch - Türkisch

Definition von admit, confess im Englisch Türkisch wörterbuch

own
sahip olmak

Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim. - I've always wanted to own a sports car.

Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler. - They decided to adopt a child rather than having one of their own.

own
kendi

Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır. - It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.

Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı. - He saved the boy at the risk of his own life.

own
{f} -in sahibi/malı olmak: Do you own this house? Bu evin sahibi siz misiniz?
own
{s} kendisinin

O kendisinin en kötü düşmanıdır. - She is her own worst enemy.

Fadıl kendisinin karanlık yönünü keşfedecek. - Fadil will discover a dark side of his own.

own
{s} kendine özgü, özel, kendinin, kendi: her own book onun kendi kitabı. a character of its own kendine özgü bir şahsiyet
own
(Ticaret) risk kendi rizikosu
own
malı olmak
own
itiraf etmek
own
tanımak

Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler. - Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.

confess, admit
itiraf, itiraf
fess up
İtiraf etmek
own
edin(mek)
own
teslim etmek
own
(Avrupa Birliği) kendi,öz
own
(sıfat) öz, kendisinin
own
{f} kabul etmek, itiraf etmek
own
{f} kabullenmek
own
dili tam ve doğru olarak itiraf etmek
to admit, confess
açınmak
Englisch - Englisch
fess up
own
admit, confess
Favoriten