Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
 - The troops had plenty of arms.
Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı.
 - He had plenty of money for his trip.
Kalan pek çok şey var.
 - There's plenty of stuff left.
Yeni bir baba olarak, ben ilk çocuğuma pek çok kitap verdim.
 - As a new father, I gave my first child plenty of books.
Bu yıl bol karımız vardı.
 - We have had plenty of snow this year.
Masada bol miktarda taze yumurta var.
 - There are plenty of fresh eggs on the table.