For instance, what would you have done if you were in my place?
- Örneğin benim yerimde olsaydın ne yapardın?
In large cities, in London for instance, there is heavy smog.
- Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.
Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
- Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
Japan is full of beautiful cities. Kyoto and Nara, for example.
- Japonya güzel şehirlerle doludur. Kyoto ve Nara, örneğin.
Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.
- Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
He likes strange animals such as snakes, for example.
- O, örneğin yılanlar gibi garip hayvanları seviyor.
Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.
- Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
Tiny animals such as krill eat plankton.
- Küçük hayvanlar, örneğin kriller plankton yerler.