I know that interest rates are fixed in accordance to the borrower's business risk.
- Faiz oranlarının ödünç alanların iş riskine uygun olarak tespit edildiğini biliyorum.
Neither a borrower nor a lender be.
- Ne ödünç alan, ne de ödünç veren ol.
Could I borrow your car?
- Arabanı ödünç alabilir miyim?
I borrowed the dictionary from my friend.
- Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
I borrowed the dictionary from my friend.
- Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
I borrowed this comic from his sister.
- Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
The Anglo-Saxons enriched the language by borrowing words from other languages.
- Anglo Saksonlar başka dillerden sözcükler ödünç alarak dili zenginleştirdiler.
Do you remember borrowing his book?
- Onun kitabını ödünç aldığını hatırlıyor musun?