çırak

listen to the pronunciation of çırak
Türkisch - Englisch
apprentice

Every apprentice must do their own work. - Her çırak kendi işini yapmalı.

Tom completed an apprenticeship. - Tom bir çıraklık eğitimini tamamladı.

pupil
footboy
errand boy
helper
legman
prentice
apprentice; pupil, novice
(Marangozluk) prop
improver
(Marangozluk) support
tiro
tyro
novice
errand-boy
houseboy
tyro,tiro
çırak olarak vermek
article
çırak okulu
vestibule school
çırak olarak girmek
be apprenticed to
çırak olarak verilmek
be apprenticed to
çırak olarak verilmiş
articled
çırak olarak vermek
to apprentice
çırak olarak vermek
apprentice
çırak yetiştirmek
to train apprentices; to train (someone) as an apprentice
çırak çıkmak
to leave service with provision for the future; to complete one's apprenticeship
aday çırak
apprentice candidate
aday çırak
candidate for apprenticeship
usta-çırak ilişkisi
(Ticaret) mentor system
Türkisch - Türkisch
Dükkânda ayak işlerine bakan kimse: "Ekseriya bahçıvan, uşak, bakkal çırağı ile karşılaşırdım."- R. H. Karay
Zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimse: "Bu çocuğu sekiz yaşında iken, araba boyacısına çırak vermişler."- S. F. Abasıyanık
Saray veya daire gibi büyük yerlerde yıllarca hizmet ettikten sonra geçimi sağlanarak izin verilen kimse
Zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimse
Dükkânda ayak işlerine bakan kimse
(Osmanlı Dönemi) ÇİRAG
şakirt
çırak etmek
Bir ustanın yanında çalıştıktan sonra geçimini sağlayabilecek düzeye erişmiş olan kişiye bağımsız çalışması için izin vermek
çırak
Favoriten