düşünerek

listen to the pronunciation of düşünerek
Türkçe - İngilizce
deliberate
with an eye to something
thinking

She spends all her time thinking about boys. - O bütün zamanını erkek çocuklarını düşünerek geçirir.

Tom spends way too much time thinking about Mary. - Tom Mary'yi düşünerek oldukça çok fazla zaman harcıyor.

consideringly
what with
with an eye to doing something
with an eye to
pondering
ponderingly
düşünerek bulmak
excogitate
düşünerek konuşmak
to weigh one's words
düşünerek çözüm bulmak
think out
düşünce yoluyla, düşünerek, zihnen
through thoughts, thinking, mental
düşün
{f} think

I think he is a doctor. - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.

I think he is Mr Brown. - Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.

düşün
think of

Two people think of her as their daughter. - İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

düşün
thought

She put down her thoughts on paper. - Düşüncelerini kağıda döktü.

She is very thoughtful and patient. - O çok düşünceli ve sabırlı.

derin düşünerek
musing
düşün
ponder

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

We all pondered over what had taken place. - Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

I can not hear that song without thinking of my high school days. - Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

The doctor contemplated the difficult operation. - Doktor zor operasyonu düşünüp taşındı.

Do you believe that elephants can contemplate life after death? - Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?

düşün
meditate

He meditated for two days before giving his answer. - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

düşün
{f} deliberate

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

düşün
think up
düşün
idea

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

Tom thought it would be a good idea to see a doctor. - Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce. - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.

It is worthwhile considering what it is that makes people happy. - İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.

düşün
considered

Tom considered working for our company, but decided not to. - Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.

Tom considered his options. - Tom seçeneklerini düşündü.

düşün
thinkup
her şeyi düşünerek
all in all

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

ilerisini düşünerek
proleptic
önceden düşünerek
premeditatedly
Türkçe - Türkçe

düşünerek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide