dönmemek

listen to the pronunciation of dönmemek
Türkçe - İngilizce
(neg. form of dönmek ) not to stand to
stand to
dön
{f} turn

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

Mr Smith has not turned up yet though he promised to come. - Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.

dön
(Bilgisayar) transform

In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations. - İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.

A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work. - Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.

dön
wheel

The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago. - İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.

Who were you with on the Ferris wheel? - Dönme dolapta kimle birlikteydin?

dön
{f} veering

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
back down

Tom refused to back down. - Tom sözünden dönmeyi reddetti.

Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down. - Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.

dön
{f} twirl
dön
veer

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
{f} rotating

The Earth is rotating from West to East. - Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.

There is a rotating restaurant at the top of this tower. - Bu kulenin tepesinde döner restoran var.

dön
return to

I'll return to get my handbag. - Ben el çantamı almak için geri döneceğim.

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

dön
revert
dili dönmemek
to be unable to pronounce correctly
dön
sheer
dön
return

After a long absence, she returned home. - Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated. - Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı.

geri dönmemek üzere
for good

She has decided to live in the United States for good. - Onlar geri dönmemek üzere Amerika Birleşik Devletlerinde yaşamaya karar verdi.

He will leave here for good. - Geri dönmemek üzere buradan ayrılacak.

sözünden dönmemek
to keep one's word