O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
 - He embraced his relatives before he left.
Tom benim yakın bir akrabam.
 - Tom is a close relative of mine.
Profesör dün güneş enerjisi konulu bir konferans verdi. Ben Göreceli Risk konulu bir konferans verdim.
 - The Professor gave a lecture on solar energy yesterday. I gave a lecture on Relative Risk.
Hayatta her şey görecelidir.
 - Everything in life is relative.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
 - You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Tom benim yakın bir akrabam.
 - Tom is a close relative of mine.
Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
 - The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.