Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
 - My elder brother finished his homework very quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
 - Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
 - I need it as quickly as possible.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
 - World War One did not end quickly or easily.
Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
 - We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
 - Let's complete this picture quickly.
O kıvrak zekalı bir adam.
 - He is a quick-witted man.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
 - Tom is quick-witted, isn't he?