Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor.
- A Mr. Kimura is calling you.
Randevunu teyit etmek için arıyorum.
- I'm calling to confirm your appointment.
Canım Tom'u aramak istemedi.
- I didn't feel like calling Tom.
Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.
- Tom is accustomed to calling up girls on the telephone.
Tom onu ilk adı ile çağırmamı bırakmamda ısrar ediyor.
- Tom insists I stop calling him by his first name.
Güvenliği çağırmaktan rahatsız olma.
- Don't bother calling security.
Onu çağırıyorum ama gelmiyor.
- I'm calling her but she isn't coming.
Annesi seni çağırıyor.
- Her mother is calling you.
Beyzbol maçını yağmurdan dolayı iptal etmek zorundaydık.
- We had to call off the baseball game because of the rain.
Partiyi iptal etmek zorunda kaldım.
- I had to call off the party.
Tom, Mary'nin onu iş yerinde aramasından hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like Mary calling him at work.
Karımın beni iş yerinde aramasından hoşlanmam.
- I don't like my wife calling me at work.
Kral, bana çocuğun olarak seslenmeyi kes. Tanrı aşkına ben otuz iki yaşındayım!
- King, stop calling me your boy. I'm thirty-two, for God's sake!
ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor.
- The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty.
O, yardım çağrısı yapan birini duydu.
- She heard someone calling for help.