by my faith; in truth; verily

listen to the pronunciation of by my faith; in truth; verily
İngilizce - Türkçe
inancımı tarafından, gerçekte; sahiden
faith
{i} inanç

Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler. - They lost faith in the existing system.

O bir inanç insanıdır. - He is a man of faith.

faith
güven

Kendinize olan güveni asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. - Never lose faith in yourself. You can do everything you want to do.

Kendine daha çok güvenin olmalı. - You should have more faith in yourself.

faith
{i} iman

Bir dua, iman olmadan işe yaramaz. - A prayer without faith is useless.

İman olmayan bir kişi ürkütücüdür. - A person without faith is frightening.

faith
vefa

Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler. - Dogs' faithfulness impresses us.

faith
inan

Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı. - In other words, he is a man of faith.

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu. - Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.

faith
hıyanet
faith
şeref sözü
faith
güvenç
faith
güçlü inanç
faith
din

O, dinozorun sadık minyatürüne baktı. - He stared at the faithful miniature of the dinosaur.

Dinsel inancımı yitirdim. - I've lost my religious faith.

faith
{i} vâât
faith
bad faith kötü niyet
faith
{i} inanç; itikat; iman
faith
(isim) inanç, güven, iman, din, sadakât, bağlılık, niyet, söz, vâât
faith
faith healer itikatla hastalığı iyi ettiğini iddia eden kimse
faith
{i} söz

Sözüne sadık olmalısın. - You must be faithful to your word.

faith
{i} niyet
faith
Allaha iman
faith
faith cure itikatla şifa bulma
İngilizce - İngilizce
faith