Don't get me wrong, Tom.
- Beni yanlış anlama, Tom.
For God's sake, get me out of here!
- Allah aşkına beni buradan çıkarın.
partiye bendi de götürün.
I can only speak for myself.
- Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.
For myself, I would like to take part in the game.
- Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
Put yourself in my place.
- Kendini benim yerime koy.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
Tom is young, rich, spoiled and egocentric.
- Tom, genç, zengin, şımarık ve benmerkezcidir.
She had a mole on her face.
- Onun yüzünde bir ben var.
Each molecule in our body has a unique shape.
- Vücudumuzdaki her molekülün benzersiz bir şekli vardır.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.