Onun çok sevimli olan bir kızı var.
- He has a daughter who is very pretty.
Sevimli olan bir kızı var.
- He has a daughter who is pretty.
Senden oldukça memnunum.
- I am pretty pleased with you.
Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
- This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.
Şiddeti güzelleştirmeyin!
- Do not prettify the violence!
Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.
- I'm pretty sure Tom doesn't believe us.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.