Pazar çalışmak zorunda mısın?
- Musst du am Sonntag arbeiten?
Tom ve karısı kıt kanaat geçinmek için her ikisi çalışmak zorunda.
- Tom und seine Frau müssen beide arbeiten, um über die Runden zu kommen.
Tüm evraklar bantlandı ve kasada muhafaza edildi.
- All the papers were taped up and kept in the safe.
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
Askerler eve gelmeye barış zamanı işlerini bulmaya başladılar.
- Soldiers began to come home and find peacetime jobs.
Binlerce insan işlerini kaybetti.
- Thousands of people lost their jobs.
Biz kimlik belgelerimizi güvenlik masasına göstermek zorunda kaldık.
- We had to show our papers at the security desk.
Sınav kağıtların Pazartesiye kadar teslim edilmelidir.
- Your test papers must be handed in by Monday.
Evrak çantam kağıtlarla doludur.
- My briefcase is full of papers.
Casus evrakları yaktı.
- The spy burned the papers.
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
Babam bir fabrika için çalışmaktadır.
- My father works for a factory.
Benim babam bir fabrikada çalışır.
- My father works in a factory.
Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
- This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
Onun en son çalışmaları geçici sergide.
- His latest works are on temporary display.
Ressam birçok güzel sanat eserleri üretir.
- The painter produces many fine works of art.
Şekspir'in tüm eserlerine sahibim.
- I have the complete works of Shakespeare.
O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
- He works for a plumbing company.
Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.
- The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.
Ben atölyede çalışıyorum.
- I am working at the workshop.
Boş eller internetin atölyesidir.
- Idle hands are the Internet's workshop.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
Ben işlerin kontrolünü aldım.
- I got control of the works.
Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
- Tom works out in a gym near his house.
Atölyesinde bir tablo yapıyor.
- He's making a table in his workshop.
He is accustomed to working hard.
- Er ist daran gewöhnt, hart zu arbeiten.
I wanted to work this summer.
- Ich wollte diesen Sommer arbeiten.