Kutsal yazıların orijinal dilini bilmeden, nasıl onlar hakkındaki yorumlarına güvenebilirsin?
- Without knowing the original language of the holy writings, how can you rely on your interpretations about them?
Kutsal yazıların orijinal dilini hiç kimse bilmez.
- Nobody knows the original language of their holy writings.
Kutsal yazıların orijinal dilini bilmeden, nasıl onlar hakkındaki yorumlarına güvenebilirsin?
- Without knowing the original language of the holy writings, how can you rely on your interpretations about them?
Kutsal yazıların orijinal dilini hiç kimse bilmez.
- Nobody knows the original language of their holy writings.
Onlar uydurma yazılar.
- They are apocryphal writings.
Kutsal yazıların orijinal dilini bilmeden, nasıl onlar hakkındaki yorumlarına güvenebilirsin?
- Without knowing the original language of the holy writings, how can you rely on your interpretations about them?
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
Yazımı nasıl düzenlemem gerekir?
- How should organize my writing?
Benim yazım, konuşmamdan daha iyidir.
- My writing is better than my speaking.
O bazı arkadaşlarına yazıyor.
- He is writing to some friends of his.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Mary yazı yazmak istedi.
- Mary wanted to write.
Kütüphane kitaplarına yazı yazmayın.
- Don't write in library books.
O, çok dikkatli yazmasına rağmen, yazma ödevinde çok sayıda hataları vardı.
- Although he was writing carefully, he had many mistakes in his writing task.
Birkaç hata dışında yazınız iyi.
- Your writing is good except for a few mistakes.
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
O bazı arkadaşlarına yazıyor.
- He is writing to some friends of his.
O yazarak hayatını kazanır.
- He earns his living by writing.
Tom günün çoğunu yerel bir dergi için bir makale yazarak geçirdi.
- Tom spent the better part of the day writing an article for a local magazine.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
O, yazmaktan asla vazgeçmedi.
- He never stopped writing.
Visual Basic ile programlar yazabiliyorum.
- I can write programs in Visual Basic.
O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
- He never fails to write to his mother every week.
Okumayı yazmaya tercih ederim.
- I prefer reading to writing.
Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
- Ann has just finished writing her report.
Tom son üç yıldır yaratıcı yazarlık eğitimi veriyor.
- Tom has been teaching creative writing for the past three years.
O da bir kitap yazıyor.
- She's also writing a book.
Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
- The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- You must not write a letter with a pencil.
Ann, şiir yazmayı sever.
- Ann likes to write poems.
Ben bir mektup yazmak zorundayım.
- I have to write a letter.
Annem mektup yazmaktan nefret eder.
- My mother hates to write letters.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Yazı yazmaktan usandım.
- I'm tired of writing.
Fotoğrafçılık ışık ile yazı yazmaktır.
- Photography is writing with light.
Biraz yazı kağıdına ihtiyacım var.
- I need some writing paper.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Yazı şekli bu makalede çok daha az karışık.
- The writing style is much less complicated in this article.
Okul gazetesi için bir makale yazıyorum.
- I'm writing an article for the school newspaper.
Tom günün çoğunu yerel bir dergi için bir makale yazarak geçirdi.
- Tom spent the better part of the day writing an article for a local magazine.
My uncle writes newspaper articles for The Herald.
The due day of the homework is written in the syllabus.
The computer writes to the disk faster than it reads from it.
I write for a living.
US) Please write me when you get there.
a writing table.
Please write your name with a pencil.
- Write down your name with a pencil, please.
Write down your name with a pencil, please.
- Please write your name with a pencil.
... His writings will spread this knowledge to Europe ...