used also pronominally; as, i have some

listen to the pronunciation of used also pronominally; as, i have some
الإنجليزية - التركية

تعريف used also pronominally; as, i have some في الإنجليزية التركية القاموس.

some
birkaç

Annem bana birkaç yeni giysi yaptı. - My mother made some new clothes.

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz. - You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.

some
biraz

Biraz kahve ister misin? - Would you like some coffee?

Biraz kahve ister misin? - Do you want some coffee?

some
bazı

Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler. - Some doctors say something to please their patients.

Bazı öğrenciler otobüsle gitti, diğerleri de yürüyerek gitti. - Some of the students went by bus, and others on foot.

some
keybir
some
kimisi

Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti. - Some went on foot, and others by bicycle.

some
{s} ne biçim
some
{s} çok iyi

Tom bazı çok iyi sorular sordu. - Tom asked some very good questions.

Tom'un bazı çok iyi fikirleri var. - Tom has some very good ideas.

some
{s} bir parça

Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum. - Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.

Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen. - Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.

some
bir bölümü
some
{s} yaklaşık

Yaklaşık üç saat önce berbat bir şey oldu. - Something horrible happened about three hours ago.

Yaklaşık 1:58'lik o akordun ne olduğunu tam anlayamıyorum. Birisi bana yardım edebilir mi? - I can't quite figure out what that chord around 1:58 is. Can somebody help me out?

some
{s} epey
some
aşağı yukarı

Yasal harcamalar, aşağı yukarı, ona 9.000 sterline mal oldu. - The legal costs set him back something in the order of £9,000.

Sami aşağı yukarı yüz tane kadın kaçırdı. - Sami kidnapped something like a hundred women.

some
{s} acayip

Bu evle ilgili acayip bir şey var. - There's something strange about this house.

O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var. - That religious cult has got some pretty off the wall ideas.

some
bir kısım
some
{s} amma
some
oldukça

Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır. - It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.

O, oldukça sık olan bir şeydir. - That's something that happens quite often.

some
bazı bölümleri

İngiliz önerisinin bazı bölümleri kabul edilemez görünüyor. - Some parts of the British proposal seem unacceptable.

الإنجليزية - الإنجليزية
some
used also pronominally; as, i have some
المفضلات