Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.
- The amount of money we collected was insignificant.
Ben çok önemsiz ve anlamsızım.
- I'm so unimportant and insignificant.
Tom'un söylediği genellikle alakasız.
- What Tom says is often irrelevant.
Fransızca konuşabilip konuşamaman bu konuşmayla tamamen alakasız.
- Whether you're able to speak French or not is completely irrelevant to this conversation.
Başka her şey önemsiz.
- Everything else is irrelevant.
Ben çok önemsiz ve anlamsızım.
- I'm so unimportant and insignificant.